Yüz kişinin yaşadığı bir kasabadan geçse dahi “Ay ben x yere gittim, bir güzel bir güzel” diye anlatan insan olarak ben fark ettim ki bugüne kadar bir Eskişehir’i yazmamışım bir de Münih’i… Biri has memleketim, diğeri de müstakbel memleketim olmasından mütevellit kendilerine haksızlık ettiğimi düşünerek buna bir son vermek istedim. O yüzden Christmasmarkt’ıyla zirveye oynayan Münih’le başlıyorum, malum aylardan Aralık, Avrupa cıvıl cıvıl, gideniniz olur işinize yarar.
Şimdi
efendim Münih, Almanya’nın güneyinde kalan Bavyera eyaletinin başkenti, iki
üniversiteye ve birçok expata ev sahipliği yapan bana kalırsa diğer Alman
şehirlerine göre daha canlı ve (iklim olarak) daha sıcak bir şehir… Ayrıca
coğrafi konumu sayesinde birçok Avrupa ülkesine kısa süren tren seyahatleriyle
ulaşabileceğiniz bir yer. Yani Avusturya’ya, İsviçre’ye, Fransa’nın
güneydoğusuna hatta biraz kasarsanız Belçika’ya falan bile gidip
gezebilirsiniz. Son bir yılda Münih’e dört kez gittim, her gidişimde de Münih’le
birlikte bir yeri daha görme fırsatım oldu. Berlin’i görme şansına henüz
erişemedim ama hem seyahat için hem de yaşamak için (inşallah) üst sıralara
yerleşir benim gözümde.
Bu kadar
lafsi reklamın ardından yolunuz Münih’e düşerse nerelere gezebilirsiniz ona
geçeyim di mi? Muro orada yaşadığı için otel tavsiyesi veremiyorum maalesef ama
eğer Münih’e giderseniz şehrin neresinde kalırsanız kalın merkeze yani şehrin
ev civcivli yerlerine ulaşımınız maksimum yirmi dakikanızı alır. Ulaşım ağı çok
gelişmiş ve günün her saati (evet 7/24) bir yerden bir yere ulaşabilir
durumdasınız. U-Bahn ve S-Bahn ağı zaten çok efso, onun haricinde tramvay ve
otobüslerle de yer üstünde de gidemeyeceğiniz yok J
Münih’e
İstanbul’dan çok sayıda uçak kalkıyor, Münih havaalanından şehir merkezine S1
ve S8 hatlarıyla kolaylıkla gidebilirsiniz. Havaalanında bulunan bilet
makinelerinden 24 saat tüm ulaşım araçlarında geçerli biletinizi alabilirsiniz,
makinelerdeki dil seçeneklerinde Türkçe de var o yüzden çok da
cebelleşmiyorsunuz. Metrolarda bizdeki gibi turnike sistemi yok, o yüzden
kartınızı okutmayı unutabilirsiniz ya da çakallık yapmaya çalışıp beleşe
binerim yaee şeklinde gaza gelebilirsiniz ama yapmayın derim. Sıklıkla kontrol
oluyor ve cezası da en son 60 €’ydu yanlış hatırlamıyorsam.
Münih’in
en civcivli yerleri Marienplatz’la Karlsplatz arası. O yüzden metroyla ya da
tramvayla Karlsplatz’da inip Marienplatz’a kadar yürürseniz şehrin kalbinin
orada attığına şahit olursunuz. Bu rota boyunca bir sürü ünlü markanın
mağazaları, apple store (kur bu kadar yüksekken ne kadar ilgilenirsiniz
bilemiyorum ama J) küçük
sokak marketleri ve süslü düzenli korunmuş binalar görebilirsiniz. Karlsplatz’a
Aralık ayında buz pisti kuruluyor, etrafında da sıcak şarap, bira, patates, sosis
gibi şeyler satan küçük standlar kuruluyor, uğramadan geçmeyin derim.
Marienplatz
benim Münih’te en sevdiğim yer. Her seferinde kendine hayran bırakan, bir
zamanlar katedral olan ama artık AVM (evet bildiğiniz AVM) olarak kullanılan Frauenkircshe Katedralinin görkemiyle büyüleneceksiniz, garanti veriyorum. Marienplatz’a
Christmas zamanı Avrupa’daki en meşhur Christmaskindlemarkt’ı kuruluyor, cıvıl
cıvıl ışıl ışıl ve daha bir çok ikileme sıfatı kullanabiliriz burası için.
Her
Avrupa şehrinde olduğu gibi Münih’te de devasa büyüklükte bir şehir parkı var,
EnglischerGarten. Ortasından akan Isaar Nehrinde sörf bile yapılıyor, sörfçüler
ve gösterileri izlemeye değer gerçekten. Englischer Garten için New York’taki
Central Park’tan bile büyük deniyor ama kesin bilgi değil yaymayalım. Ama gidip
gördüğünüzde tecrübe edeceksiniz ki gez gez bitmeyen bir büyüklükte. Güneşe
hasret Münihliler yazları burada güneşleniyor, nehre girip serinliyor, çimlerde
yayılıp kitap okuyup gitar çalıyorlar falan, pek bi canlı hareketli oluyor. Ama
benden size bir tavsiye, parkın bir kısmı NüBeach yani anadan üryan güneşlenmek
serbest, hani giderseniz memişleri açık ablaları, pipileri sere serpe abileri
görürseniz benim gibi “Töbe bismillah” diye sesli şaşırmayın.
Münih’in diğer bir büyük parkı da Olympia Park, tarihe Kara Eylül olarak geçen1972 Münih Olimpiyatlarına ev sahipliği yapan ve şimdilerde de geniş bir yeşil alanda rahatlayabileceğiniz bir park. İçinde minik bir göl ve 7 €’ya çıkabileceğiniz bir kule bulunuyor. Kuleden bütün Münih’i tepeden görme fırsatını yakalayabilirsiniz. Ha kuleye çıkmasanız olur mu? Kesinlikle olur…
Olympia
Park’ın hemen yanında BMW Müzesi (BMW Welt) var, zaten Olympia Park durağında
indiğinizde önce BMW Müzesinin olduğu alana çıkıyorsunuz. Arabalara merakınız
olsun olmasın müzeyi gezin derim. Müzenin ücretsiz gezilen alanında eski/yeni
birçok BMW modelini görüp içine binme fırsatını yakalayabilirsiniz, ayrıca
biraz ücret ödeyerek (kaç paraydı hatırlamıyorum L) BMW fabrikasının içini de gezebiliyorsunuz.
Malum
Almanya İkinci Dünya Savaşında pek bir zalimmiş, Hitler’in savaşı Münih’te
başlattığı, o hepimizin aklımıza kazınan konuşmalarını Münih’te yaptığını
biliyoruz. Savaş boyunca Almanya sınırları içerisinde yüzlercesi kurulan ve
Yahudilere işkence edildiği iddia edilen Konsantrasyon kamplarından biri de
Münih Dachau’da. Petershausen yönüne giden S2 nolu trenle Dachau istasyonunda inerseniz kampı gezebilirsiniz.
Müze demek istemiyoruz zira insanlara yapılan işkencelerin izlerini taşıyan bu
yere müze demek anlamsız. Zaten Almanlar da burayı hatalarını kabul ederek kendilerine
ibret olsun diye hazırlamışlar. Kampta mahkumların yatakhaneleri,
yemekhaneleri, banyoları ve maalesef gaz odalarını gezebiliyorsunuz. Giriş
ücretsiz. Münih’te vaktiniz varsa ve tarihi olaylara meraklıysanız insanlığın
en büyük suçlarından birine ev sahipliği yapan bu kampı ziyaret edebilirsiniz.
Münih’in
biraz dışında Tutzing yönüne giden S6 nolu trenle ulaşabileceğiniz güzel de bir göl var. Almanca’da See göl
demek, o yüzden haritaya falan baktığınızda Almanya ve civarı ülkelerde birçok “Bilmemne
See” adında yer göreceksiniz, İngilizce kafası yaşayıp ‘ne denizi yaaee’
demeyin benim gibi. Neyse ne diyordum. Starnberger See çok güzel bir yer, göl
kıyısında bulunan ve yazları beach club kışları da battaniyelere sarınıp
içkilerin yudumlandığı mekanlar var. Yolunuz düşerse herhangi birinde oturup
bir içki içip huzurun tadını çıkarın derim.
Münih
denince belki de akla gelen ilk şeyi en sona bırakıyorum: Oktoberfest…
Oktoberfest’i zaten uzun uzun burada anlatmıştım, o yüzden yeniden yazmayacağım
ama güzelliği, eğlencesi pek anlatılmaz, yaşanır. Bence Münih’e bir seyahat
planlıyorsanız Oktoberfest zamanına denk gelecek bir plan yapmalısınız. Bir
taşla beş kuş falan birden vurabilirsiniz.
Çok
fazla öğrenciye ve expata ev sahipliği yapan Münih’te aslına bakarsanız sürekli
festivaller oluyor. Muro’dan ve takip ettiğim bloggerlardan duyduğum kadarıyla
mesela şu an kış festivali Tollwood var, baharda FrühlingFest yapılıyor, yine yılın bu
zamanları Erotik Fuar falan oluyor (ben gitmedim ama geçen yıl giden sevgilimin
anlattıklarından baya değişik ve güzel bir fuar olduğunu duydum J)
Sanırım
Münih’le ilgili turist bakış açısıyla yazabileceğim şeyler bu kadar. İnşallah
seneye oraya yerleşip turist kategorisinden çıkıp da yerli olarak tecrübe
etmeye başladığımda sizi Münih’te ve Almanya’da yaşam hakkında bilgilendirmeye
devam ederim diyorum.
Aa Almanya'ya mi tasinacaksin? Ne güzel..ben de Almanyadan Türkiye'ye geldim..Bir gün insallah Berlin'e de yolun düşer;)
YanıtlaSilMüstakbel memleketinizi güzel anlatmışsınız:) Umarım gerçek memleketiniz olur.
YanıtlaSilGüzel bir gezi paylaşımıydı. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilBir Almanya'li olarak ilk önce Christmaskindle markti neymis kiz, Weihnachtsmarkt diyeceksin :D
YanıtlaSil